Mağaradaki Zihin – Picasso: “Hiç birimiz böyle çizemezdik” – 2

,

Kategori:

20 Bin yıl önce neden çizdiler?

Zihinleri nasıl işliyordu?

Ünlü ressam Picasso’nun bile “Hiç birimiz böyle çizemezdik.” dediği mağara resimlerini yapan atalarımızın sanatı çok etkileyici. 

Peki Homo Sapiens atalarımızı mağaraların derinliklerine götüren, sürünerek ulaştıkları ışıksız ortamda sanat üretmeye teşvik eden zihin yapısı, nasıl gelişmiş olabilir? 

Yirmi bin yıl önce mağaralara yapılan çizimlerden yola çıkarak zihin gelişimiyle ilgili birkaç teoriyi özetleyen ikinci yazının görselleri 1.sayfa - bilinçsiz akış - seha solakoğlu

Mağaradaki Zihin kitabının yazarı, bilişsel arkeolog J. D. Lewis Williams, önerdiği nöropsikolojik modelini anlatırken psikolog Colin Martindale‘in çalışmalarına atıfta bulunur.

Nöropsikolojik modelin temeli farklı bilinç durumlarına dayanır. Normal kabul ettiğimiz uyanık bilinç, bilinç türlerinin yalnızca bir türüdür.

Williams Nöropsikolojik Modeli – Bilinç Spektrumları

Bilinç türlerini 2 ayrı spektrumda inceleyebiliriz.

  • Normal Rota: Uykuya dalarken geçtiğimiz bilinç spektrumu
  • Yoğunlaşmış Rota: Halüsinasyonlara yol açan bilinç spektrumu

Bilinç Türleri – Normal Rota (C. Martindale)

Psikolog Colin Martindale, uyanıklıktan uykuya dalmaya kadar geçen zamanı şu aşamalara bölüyor:

  1. Uyanıklık
  2. Gerçekçi imgeleme
  3. İçe dönük imgeleme
  4. Hayal
  5. Uykuya dalma
  6. Düş görme

Bilinç Türleri – Normal Rota (C. Martindale)

Düşünceler başıboş ve imgeler bir hikaye oluşturmadan birbirini takip eder. 

1.Uyanıklık: Çevresel uyaranlara tepki olarak; problem çözmeyle meşgul olduğumuz bilinç türüdür. Bu uyaranlardan bağımsız olduğumuzda da farklı bilinç türleri hakim olmaya başlar.

2.Gerçekçi imgeleme: Problem çözmeye yönelmiş olduğumuz durumdan içe dönük imgelemeye geçerken, gerçekçi imgelemler, dış gerçeklikle daha az ilgili içe dönük imgelemlerle karışmaya başlar.

3.Hayal: Düşünceler başıboştur. İmgeler bir hikaye oluşturmadan birbirini takip eder.

4. Uykuya dalma: Uykuya dalma sırasındaki bilinç durumumuzdur. Bu evrede görsel veya işitsel halüsinasyon deneyimlenebilir.

5. Düş görme: Bu bilinç evresinde ise bir hikaye oluşturan imgeler görülür.

Düş benzeri bilinç durumları, uykuya dalma sürecinden başka süreçlerle de oluşabiliyor. Bu kısmı kendi modeli için önemli bulduğu için J.D.L. Williams buna “Yoğunlaşmış Rota” diyor.

Bilinç Türleri – Normal ve Yoğunlaşmış Rota

Bilinç Türleri – “Yoğunlaşmış Rota” Nasıl Oluşur?

C. Martindale’in aratırmasına göre; yoğunlaşmış rotaya girilmesini sağlayan çeşitli durumlar bulunur.

1.Dış uyaranlardaki azalma:

Ses geçirmeyen, karanlık ve dış dünyadan yalıtılmış ortamlarda denekler halüsinasyon görmüştür. Doğu meditasyon tekniğini, ibadet edenlerin çevreden kendini yalıtmasını da bu kategoride örneklendirmektedir.

2.Ritmik uyaranlar:
  • Uzun süre davul çalmak gibi işitsel,
  • Sürekli yanıp sönen ışıklar gibi görsel,
  • Dervişler gibi uzun süre ritmik dans hareketi

şeklinde uyaranlarla yoğunlaşmış rotaya girildiği belirtilmektedir.

3. Zorlanmalar ve kimyasallar:
  • Yorgunluk, acı, oruç
  • Sanrı yaratan kimyasallar

gibi etmenlerin de yoğunlaşmış rotayı oluşturabiliyor.

4. Patolojik durumlar:

Şizofreni, temporal lob epilepsisi gibi patolojik durumlar da yoğunlaştırılmış rotada ilerlenmesini sağlayabilir.

J.D.L. Williams Nöropsikolojik Modeli

J.D.L. Williams, üst paleolitik dönemdeki sanatın ortaya çıkışında ne tür algıların deneyimlendiğini ortaya koyan “Nöropsikolojik Model” önermesini yapmıştır.

Bu modelde yoğunlaşmış rotanın görsel imgelemini açıklamaktadır.

Üst paleolitik dönemdeki sanatın ortaya çıkış sürecinde, her birinde ayrı bir “imgelem” ve “deneyim” bulunan 3 evre bulunur.

Yoğunlaşmış Rota – I. Evre

En hafif olan bu evrede insanlar;

noktalar, ızgaralar, dalgalı çizgiler, iç içe geçmiş eğriler

gibi geometrik görsel algılar deneyimler.

Bu imgeler kültürden bağımsızdır; çünkü insanın sinir sistemi içine gömülüdür. Dış ışık kaynağından bağımsızdır ve “fosfen“, “entoptik olaylar” isimleriyle anlatılır.

Fosfenler, halüsinasyonlardan farklıdır. Halüsinasyonlar kültürel etkilerle bağlantılıdır ve dokunma, tatma, işitme, koku alma gibi deneyimler içerir.

Retinadaki birbirine yakın noktalar, görsel kortekste de benzer şekilde duran nöronların ateşlenmesini sağlar. Bu nöronların bağlantı örüntüleri de:

noktalar, ızgaralar, dalgalı çizgiler, iç içe geçmiş eğriler

oluşturur.

Yoğunlaşmış Rota – 2. Evre

Bu evrede insanlar, birinci evredeki biçimleri, günlük yaşamlarından tanıdıkları nesnelerle birleştirerek anlamlandırmaya çalışırlar. Beyne ulaşan bir görsel imgenin şifresi, deneyim deposuyla karşılaştırılarak çözülür. Eşleşme olması durumunda imge tanınır.

Yoğunlaşmış Rota – 3. Evre

Üçüncü evrede, imgede belirgin değişiklikler olur. Bu evreyi deneyimleyen insanların çoğu; kendilerini içine çeken bir tünel ya da girdap olduğu hissini anlatır.

Girdabın kenarlarında imgeler belirir ve bu imgeler simgesel halüsinasyonların ilkidir.

Fosfenler, yerini simgesel halüsinasyona bırakır.

Bu evrede simgesel imgeler bellekten türer ve güçlü duygusal deneyimlerle ilişkilendirilir.

İmgeler birbirine dönüştüğü için, simgesel imgelemde kayma oluşur. Denekler, gördükleri imgelerin gerçek olduğunu öne sürer.

Gerçek anlam ve analojik anlam arasındaki farkı kavrayamazlar. Örneğin zikzak bacaklı bir insan görüp; ona dönüştüklerini hissedebilirler.

Bu 3 evre sıralı deneyimlenmek zorunda değildir. Bazı deneyimleyenler doğrudan üçüncü evreye geçtiklerini, bazıları ise birinci evreden öteye gidemediklerini belirtmiştir.

Homo sapiens atalarımız, düşleri ve kültürleri farklı olsa da, hem “normal” hem de “yoğunlaşmış” rotadan geçebilme yeteneğine sahiptiler.

Kaynaklar

James David Lewis – Williams – Mağaradaki Zihin

Beğenebileceğiniz Yazılar

Görselleştirilmiş Yazı (Web Hikayesi)

Mağaradaki Zihin 2/2. Yazı – Yirmi Bin Yıl Önce Nasıl Çizdiler?